Anayasal değişime bir devleti getiren yol, uluslararası politikadan, toplumdaki dinamiklerden ve bu dinamiklerin toplumun kendisi, iktidar ve diğer siyasi aktörler tarafından yönlendirilmesinden soyutlanamaz. Bu durumda akla şu soru gelmektedir; salt devleti oluşturan halkın taleplerinin yansıtıldığı ve iktidarın ekonomik ve siyasal menfaatlerinden yalıtılmış bir anayasa yapım süreci mümkün müdür?
Neoliberalizm, 3. dalga anayasacılığın ideolojisini yansıtırken, Latin Amerika’daki halk mücadeleleri, yıllar süren sömürülere karşı tepkiler ve bu nedenle gerçekleşen iktidar değişimleri, dünya genelindeki hâkim ideolojiden farklılaşma meydana getirmiştir. Nitekim neoliberal politikalar ile hukuk ve demokrasi arasında bulunan mecburi ilişkinin, halklar üzerinde çoğunlukla baskı aracı olması amacıyla oluşturulduğu fark edilmiştir. Bunun anayasalara yansıması da kaçınılmaz olmuştur.
Halkın taleplerinin gerçek anlamda yansıdığı ve iktidarın da bu talepleri esas aldığı bir anayasanın mümkün olup olmadığı, bu anlamda dünyada 4. bir anayasacılık dalgasının mevcudiyeti çalışmamızdan cevabı aranan sorulardır. Bu sorular, “ayaklanan kıta” Latin Amerika’da bulunan Bolivya’nın, iki önemli halk protestosu sonrası iktidar değişimiyle ortaya çıkan anayasasının yapım süreci ve bu süreç sonunda ortaya çıkan anayasası aydınlatılarak cevaplanmaya çalışılmıştır.