Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı (KEVAKFİ), 12 Aralık 2015’de“ Halit Çelenk’in Mücadelesi Işığında Türkiye’de İnsanHakları” başlıklı bir etkinlik düzenledi.
Etkinliğe konuşmacı olarak Vakıf başkanı Erdal Atıcı, Mustafa Gazalcı ve Nevzat Helvacı katıldılar.
Toplantıyı KEVAKFİ Yönetim Kurulu üyesi Fatih Kaymakçıoğlu açtı ve insan hakları düşüncesinin tarihsel geçmişini kısaca özetledi.
İlk sözü alan başkan Erdal Atıcı, Köy Enstitüleri ile Halit Çelenk ilişkisini kurmaya çalışacağını söyleyerek konuşmasına başladı. Halit Çelenk’in yaşamını, insan hakları, demokrasi ve yargıya adadığını, kendilerinin de yoldaşı olduğunu ve hep yanıbaşlarında yer aldığını, Vakıf Genel merkezinin alınmasında da büyük yardımları olduğunu belirtti. Çelenk’in Köy Enstitülü öğretmenlerinin dostu olduğunu ve öğretmen örgütlerinin savunmanlığını üstlendiğini, etkinliklere katıldığını, sağlığı elvermediğinde ise telefonla destek verdiğini, insan ilişkilerini de Halit Çelenk’den öğrendiklerini söyledi. KEVAKFİ’nin son genel kurulu’nda sağlığının çok kötü olmasına karşın kurula katıldığını , sonuna dek beklediğini ve bir de konuşma yaptığını anlattı.
Yitirdikleri “ağabey”leri için Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde bir etkinlik yaptıklarını, 12 Aralık 2015 etkinliğini de ona adadıklarını belirtti.
Atıcı, konuşmasına daha önce Halit Çelenk ile yaptığı bir söyleşiden ve Çelenk’in 2006 genel kurulu’nda yaptığı konuşmadan parçalar okuyarak ve bunları yorumlayarak devam etti. Çelenk’in görüşüne göre, Köy Enstitüleri ile aydınlanma arasında doğrudan bir ilişki olduğunu, Enstitülerin temel amacının, Batı aydınlanmasında olduğu gibi, hilafet ve saltanatı yıkan, eski harfleri kaldıran, tekke ve zaviyeleri kapatan, eğitim, yargı gibi alanlarda laiklik anlayışını yerleştiren Cumhuriyet devrimini ya da Atatürk devrimlerini Anadolu’ya yaymak ve burada yaşatmak olduğunu söyleyen Atıcı, Halit Çelenk’in, en doğru dünya görüşünün sosyalizm olduğuna ve insanlığı sosyalizmin kurtaracağına inandığını, insanın yeni bir dünya düzeni isteği, umudu, amacı var oldukça sosyalizmin de var olacağını ve yeni yeni denemelerle yeni yeni sosyalist sistemlerin kurulacağını düşündüğünü ekledi.
Atıcı, konuşmasını, Halit Çelenk’in “…ülkemizde tüm emekçiler, işçiler, öğretmenler, gençler, aydınlar, mühendisler, sanatçılar, yoksul köylüler emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltmeye çabalıyorlar. Bazen diyorum ki, belki de ben öğretmen olarak da bu mücadeleyi sürdürebilirdim çünkü öğretmen örgütlerinde öğretmen arkadaşlarımızın dirençli mücadelesine yıllarca tanık oldum” sözlerini aktararak bitirdi.
Eski CHP milletvekili Mustafa Gazalcı, konuşmasına “hukukun çelengi” ve “dar günlerin dostu” olarak nitelediği Halit Çelenk’e ilişkin anılarından söz ederek başladı. Öğretmen Boykotu’nda Çelenk’in kendilerini savunduğunu, 12 Eylül Barış Derneği davasında bir çok avukatın savunmanlık için kendilerine müracaat ettiğini, Kemal Anadol, Nedim Tarhan, İsmail Hakkı Öztorun ve kendisinin ise savunman olarak Halit Çelenk’i seçtiklerini, savunmanlar arasında bir çok ceza hukuku profesörü olmasına karşın kısa bir süre sonra Halit Çelenk’in avukatların sözcüsü durumuna geldiğini ve bunun bir çok davada da böyle olduğunu anlattı. Çelenk’in Eğit Der çalışmalarında da yanlarında olduğunu, ölene dek öğretmen örgütleriyle dayanıştığını belirtti. Gazalcı, Çelenk’in davalar dışında da çok vefalı bir dost olduğunu, etkinliklere katıldığını, gelemediği zamanlarda telefonla ya da iletiyle kendilerini selamladığını da anlattı.Türkiye’de hukukun varlığını O’nunla hissettiklerini de ekledi.
Konuşmasının ikinci bölümüne “insan haklarının olmadığı bir dünyada insan haklarından söz etmek ironik oluyor” diye başlayan Gazalcı, Eğitim hakkının birincil bir insan hakkı olduğunu belirtti ve uluslararası insan hakları belgelerinde ve ME temel yasasında eğitim hakkının yerine dair belgelerden alıntılar yaptı. Yine, ME temel yasasında eğitimin bilimsel, laik ve demokratik olması gerektiği yazdığını ama 4+4 ile ülkemizin de imzalamış bulunduğu Çocuk Hakları Sözleşmesindeki (ÇHS) çocuk haklarının çiğnendiğini örneklerle anlattı. Çocuk haklarının öncelikle okullarda yönetmeliklerle çiğnendiğini ve iç hukuku bağladığı halde ÇHS’nin uygulanmadığını, ayrıca ana babanın eğitimde çocuklarını yönlendirme hakkının da çocuğun insan hakkının çiğnenmesi anlamına geldiğini, devletin bilimsel kurallar koyması gerektiğini dile getirdi.
Çağdaş eğitim için artık yaş sınırının da kaldırıldığı kuran kurslarına karşı çıkmak gerektiğini, çocuklara okullardaki müsamerelerde ölümün özendirildiğini, oysa yaşam hakkının temel insan hakkı olduğunu, ölmeyi kutsayan bir hak anlayışının feci bir duruş olduğunu söyledi.
Konuşmasının bitiminde, Köy Enstitülerindeki eğitim anlayışının dinsel doğmaları tamamen dışladığını çünkü dinin bir dogma olduğunu, değişimi reddettiğini oysa eğitimin değişime ve bilime dayandığını vurguladı.
Üçüncü konuşmacı Nevzat Helvacı, Halit Çelenk ile anılarını anlatacağını belirttiği konuşmasında, 1965’de ilk sendikayı öğretmenlerin TÖS adı altında kurduklarını, Çelenk ile TÖS’te birlikte olduklarını, Aydınlar Dilekçesi bildirisinin hazırlanmasında Halit Çelenk’in etkili olduğunu, İHD ve TİHV’ da da Çelenk’in kurucu olduğunu, ayrıca Onur kurulu üyesi olduğunu, daha sonraki yıllarda kurulan TİHAK’ın da kurucuları arasında bulunduğunu, en önemli özelliğinin ise düşünce özgürlüğü alanındaki çalışmaları ve TCK’nun 141-142. Maddeleri alanındaki mücadelesi olduğunu, sanıkların en büyük savuncusu olduğunu ve deyim yerindeyse elinden geçmeyen dava bulunmadığını vurguladı. 141-142. Maddeler mücadelesinin darbe dönemlerinde faşizme karşı savaşımı da içerdiğini belirtti.
Toplantının ilerleyen bölümlerinde, aralarında TÖS ve TÖBDER yöneticilerinin de buulunduğu dinleyiciler söz alarak Çelenk ile ilgili anılarını paylaştılar.
KEVAKFİ eski başkanı Zeliha Kanalıcı, konuşmasında, Halit Çelenk’in bir biçimde herkese dokunduğunu, herkesin derdine deva olmaya ve onları savunmaya çalıştığını, kendisinin de bunlardan birisi olduğunu, Çelenk’in çok alçakgönüllü ve vasat bir yaşam sürdüğünü yani inandığı gibi yaşadığını, savunmanlığın ötesinde insani ilişkilere de ağırlık verdiğini, vakfın kuruluşu, binasının alınışı sırasında hastalığına karşın nasıl koşturduğunu anlattı.
Abdullah Kucur hoca da İlhan Alkan’ın anılarından yola çıkarak Çelenk’i anlattı. Çelenk’in TÖS hukuk bürosuna Fakir Baykurt tarafından davet edildiğini, uzun bir süre hiç para almaksızın çalıştığını, daha sonra büronun başına getirildiğini ve yıllarca öğretmenlerin savunmanlığını yaptığını anlattı.
KEVAKFİ yöneticilerine etkinlikten dolayı teşekkür eden Serpil Çelenk Güvenç, Köy Enstitülerinin kurucularından Ferit Oğuz Bayır’ın kitabına sosyalizmin büyük düşünürü Friedrich Engels’in “İngiltere’de Emekçi sınıfların durumu” isimli kitabından alıntı yaparak başladığını, Halit Çelenk’in de “12 Eylül ve Hukuk” adlı kitabına Engels’in F.A.Lange’ye yazdığı mektupta, devlet ve hukuk değerlendirmelerini aktararak başladığını, bunun sosyalist düşüncenin Köy enstitüleri kurucuları tarafından da paylaşıldığını ve bu durumun Çelenk ile Köy Enstitüleri arasındaki gönül bağını da bir bakıma açıkladığını belirtti. Enstitülerin sisteme hizmet edecek eleman yetiştirmek üzere kurulduğunu ama düşünmeyi ve eleştirmeyi öğrenen Anadolu çocuklarının sol düşünceye yönelmelerini göre egemenlerin bu kurumları kapattıklarını anlattı. Halit Çelenk’in Barış Davası’nda savunmanlıktan sanıklığa geçtiğini, 12 Eylül’de ABECE dergisinde “Demokrasi” konulu yazısından dolayı Muzaffer Erdost ile birlikte yargılandıklarını ve Çelenk’in mahkemedeki savunmasında “Sayın hakimler, 40 yıldır 141-142. Maddelerden yargılananları savunmaktayım ama karşınızda 142. Maddeyi ihlalden yargılandığıma göre görüyorum ki henüz bu maddeleri iyi kavrayamamışım” dediğini betimledi. Halit Çelenk’in, ezilenlerin mücadeleleri sonucu elde edilen ve anlaşma ve sözleşmelere geçen insan haklarına dayalı hukukun mücadelesini verdiğini söyleyen Güvenç, yeni bir dünyanın ancak sosyalizmle gerçekleşebileceğini söyledi.
Ferda Çelenk Özyurda da etkinliğin düzenleyen KEVAKFİ yöneticilerine teşekkür etti.