SAVUNMANLIK MESLEĞİNDE KUTUP YILDIZIMIZ: HALİT ÇELENK
(Barobirlik Dergisi, sayı 73’te yayınlanmıştır)
Av. Özlem Şen
(Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Seçici ve Düzenleyici Kurul Üyesi)
Katkılarından dolayı Serpil Çelenk Güvenç’e ve Kaya Güvenç’e teşekkürlerimle...
Bir savunmanın, hele de emekten, onurdan ve adaletten yana ise mesleği ile kurduğu ilişki zor ve sancılıdır. Kendisini var eden uğraşına anlam katma arayışı “dava kazanmakla” sınırlı olmayan her savunmanın sınırlarını, hayata dair tercihleri belirler. Bu tercihleri yapabilmek, ısrarlı olabilmek, hayatta konum ve duruş belirleyebilmek için ise referanslara, pusulalara ihtiyaç vardır. Üstelik de soyut ve genel ilkeler de yeterli değildir bu tercihlerde, bir savunman için somut ve pratik örnekler yol göstericidir.
Halit Çelenk tüm ömrünü savunmanlık mesleğine adamış meslek üstadımız. Yaşamı boyunca karşılaştığı sayısız zorluklar, türlü tehditler altında savunmanlık mesleğini emekten yana ve onurlu bir biçimde ifa edecek kararlılık, çalışkanlık ve yaratıcılıkta bir rehber. Halit Çelenk’in Türkiye siyasi tarihinin neredeyse bütün önemli davalarında, sıkıyönetim mahkemeleri ile Devlet Güvenlik Mahkemelerinde ( DGM ) mevcut yargısal pratikleri etkili bir savunma hattı inşa etmeyi başardığını bizlere göstermektedir. Halit Çelenk’in yarım yüz yıl boyunca bu hattı yeniden üretmek için sarf ettiği teorik çaba ve pratik mücadele bizler için bu anlamda yol göstericidir ve gelenek niteliğindedir.
Biz savunmanlar bu gün mesleğimizi icra ederken karşılaştığımız zorluklar karşısında, işte bu gelenekten güç alıyoruz. Ancak kendisini kıymetli kılan yalnızca mesleğimizin pratik faaliyeti içerisinde oluşturduğu savunma hattı ve mücadele geleneği de değil. Kendisini diğer pek çok savunmandan ayıran bir başka özelliği de yazınsal üretkenliği. Halit Çelenk, cezaevleri ile mahkeme salonları arasında geçen yoğun hayatına yirmiye yakın kitap-eser sığdırarak, bize aynı zamanda savunmanlık mesleğinde yalnızca pratik mücadele ile yetinilemeyeceğini de göstermiştir. Halit Çelenk Hukuk Ödülleri işte bu fikre dayanmaktadır.
Halit Çelenk Hakkında
Halit Çelenk, 1921 yılında Antakya’da doğdu. O yılların Antakya’sı Birinci Dünya Savaşı günleri.
İlkokulu Mektebi Sultani’de okuyan Halit Çelenk, orta ve lise öğrenimini Antakya Lisesinde yaptı. Hocalarının çoğu Fransız ya da Fransa’da eğitim görmüş kişilerden oluşmaktaydı. Sosyal konulardaki derslere daima ilgi duyan Çelenk, ders dışında da okumaya çok meraklıydı. Fransız aydınlanması ve isimlerine olan ilgisi zamanla sol/sosyalist dünya görüşüne doğru evrilmeye başladı. Sınıf arkadaşları Kemal Sülker ve Fethi Atay’la birlikte sosyalizm ile tanıştı. Fethi Atay’ın kütüphanesi sol kitaplar ve Nazım’ın elden ele dolaşan şiirleriyle dolup taşmaktaydı.
1939’da Antakya lisesinden mezun olan Halit Çelenk’i babası ticarete yönlendirmeye çalışsa da kendisi okumak üzere Paris’e gitmek istedi ancak o tarihte Almanya’nın Polonya’ya girdiği haberini alan aile oğullarını yollamaktan vazgeçti. Savaş, İstanbul’la başlayacak yeni bir yaşamın yolunu açmıştı ona. Yüksek öğrenimini yapmak üzere Antakya’dan ayrıldı.
Çelenk 1939-40 eğitim yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Alman faşizminden kaçarak Türkiye’ye gelen Swartz, Crosa, Newmark, Hirch, Dobresberger, Fon Aster gibi bilim insanlarıyla bu dönemde tanıştı, onlardan ders aldı.
Derslerden kalan zamanını üniversite kitaplığı, halkevleri ve Bab-ı Ali’den elde ettiği kitapları okumakla geçirmekteydi. Bu arada Kerim Sadi ile tanışan Çelenk, O’nun “İnsaniyet Kütüphanesi’ isimli kitaplığından yararlandı ve bu kitaplıktaki Fransızca sol eserlerden çoğunu okudu.
Selânik’li bir ailenin kızı olan Şekibe Sayar’la yolları İstanbul Üniversitesi’nin koridorlarında, Hukuk fakültesi sıralarında kesişti. İlerici ve aydınlanmacı bir aileden gelen, okumaya düşkün ve öğrencilik yıllarında maddi zorluklar çeken Şekibe Sayar da, Çelenk’in sol/sosyalist görüşlerini paylaşmaktaydı. 67 yıl sürecek olan yoldaşlığa, büyük bir aşk eşlik eder ve 1944’te evlenirler. Avukatlık stajından sonra genç çift, Samsun kentine yerleşir. Samsun’da 1949 yılında ilk ‘sosyalist’ savunmasını yapan Çelenk, Komünizm propagandasından tutuklanan ve 142. maddeden dolayı haklarında dava açılan iki genci savunur, beraat ederler.
Yaklaşık on yıl Samsun’da ceza avukatlığı yapan Çelenk, 1960 yılında ailesini de alarak Ankara’ya yerleşir ve 1962’de eşiyle birlikte TİP’e üye olur. O yıllarda partinin en etkin ismi Hukuk Fakültesindeki hocalarından Mehmet Ali Aybar’dır. Artık örgütlü mücadele günleri başlar Şekibe ve Halit Çelenk için. Halit Çelenk, TİP Ankara İl Sekreterliği ve Genel Yönetim Kurulu üyeliği yapar; Şekibe Çelenk ise Ankara Merkez İlçe Başkanı ve Merkez Haysiyet Divanı üyesi olur. Şekibe Çelenk aynı zamanda 1965 milletvekili seçimlerinde TİP’in Yüksek Seçim Kurulu temsilciliği görevini de üstlenir. Çelenk çifti aynı zamanda TİP’in seçimlerdeki radyo konuşmacıları arasında olurlar. Halit Çelenk, 1966 Senato seçimlerinde partinin Adana adayı olur, Çukurova’yı karış karış gezer ve sosyalizmin o dönemdeki adıyla ‘toplumcu görüş’ün propagandasını yapar gittiği her yerde.
1966 Malatya Kongresi sonrasında bir çok kişinin ihracı ile sonuçlanan olaylarda TİP’ten ayrılmak zorunda kalan Halit ve Şekibe Çelenk, bu yıldan itibaren mücadelelerini parti dışında sürdürdüler.
Devrimci meslek örgütlerinin kurulması, devrimcilerin savunması, ilerici ve devrimci örgütlerde yöneticilik görevleri devam etti.
1963 ve 1965 yıllarında sırasıyla; İlerici Avukatlar Derneği ve Devrimci Avukatlar Derneği’nin kuruluşuna öncülük eden ve yöneticileri arasında bulunan Çelenk, 1976 yılında ise yüze yakın meslektaşı ile birlikte Çağdaş Avukatlar Derneği’ni kurdu. ‘Çağımızda Hukuk ve Toplum’ dergisini çıkardı. Anadolu’da hakkında dava açılan ama avukat bulamayan ya da avukat tutmaya mali durumu elverişli olmayan işçi, öğrenci, dernek üyesi ve yöneticisi devrimcilere hukuk bilgisi sağlamak amacıyla dernek adına “Hazırlık Soruşturması Aşamasında Savunma Hakkı”, “Bildiri Yayınlama”, “Devlet Güvenlik Mahkemeleri niçin kaldırılmalıdır?”, “Toplantılar ve Yürüyüşler” başlıklı broşürler yazdı. 1968 yılında Türk Hukuk Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçilen, 22 yıl süreyle başkanlığını Prof. Muammer Aksoy’un yaptığı kurumun ikinci başkanlığını yaptı. 1986’da İHD’nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve derneğin onur kurulu başkanlığına seçildi. Ayrıca İnsan Hakları Vakfı’nın da kurucuları arasında yer aldı. Aziz Nesin’in öncülüğünü yaptığı Demokrasi Kurultayı’nın çalışmalarına katıldı ve kurultay yönetiminde ve komisyonlarda yer aldı. Bunların yanı sıra, 1986 yılında kuruluş çalışmalarına başlanan ve program ve tüzüğünün oluşturulması için 23 Haziran 1990’da Ankara’da Hazırlık Kurultayı yapılan Sosyalist Birlik Partisi (SBP)’nin çalışmalarına katıldı. Programdaki sosyalist bakış konusunda çıkan anlaşmazlık nedeniyle bu çalışmalarını sürdürmedi.
Çelenk, Nazım Hikmet’in kız kardeşi Samiye Yaltırım tarafından 1991 yılında kurulan Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliğine getirildi. Bu görevini yaşamının sonuna dek sürdürdü.
1965 yılında, kuruluş çalışmalarına katkıda bulunduğu Türkiye Öğretmenler Sendikası TÖS’ün hukuk danışmanlığına getirildi. Sendikanın Anayasal varlığı ortadan kalkıncaya dek bu görevini sürdürdü. Daha sonra TÖS’ün devamı olan Tüm Eğitim ve Öğretim Emekçileri Birleşme ve Dayanışma Derneği TÖB-DER’in hukuk danışmanlığını yaptı.
12 Mart ve 12 Eylül askeri dönemleri öncesi ve sonrasında, haksızlığa uğrayan, ezilen, sömürülen, işkence gören, tutuklanan, yargılanan işçilerin, öğrencilerin, gençlerin, aydınların, sanatçıların, parti, sendika ve dernek yöneticilerinin davalarında savunmanlık görevi üstlendi.
12 Mart döneminde baktığı sayısız dava arasında, TÖS Davası, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve arkadaşlarının savunulduğu 1. THKO davası, ABD Büyükelçisi Komer’in ODTÜ’de arabasının yakılması olayı davası, 15-16 Haziran Olayları ve bunların ardından açılan DİSK davası, Köy Koop yöneticileri hakkında açılan dava gibi çok sanıklı, büyük davaların yanısıra, Bilim ve Sosyalizm yayınları, Sol Yayınlar gibi bilimsel sosyalizmin eserlerini Türkiye’de ilk kez basan ve bu nedenle 142. maddeden yargılanan Muzaffer Erdost ve Süleyman Ege’nin davaları, bunların yanı sıra Adalet Ağaoğlu, Rasih Nuri İleri, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Demirtaş, Kemal Burkay, Adnan Özyalçıner, Arif Damar, Atilla Aşut, Işık Kansu, Asım Bezirci, Talip Apaydın, Öner Yağcı, Doğan Özgüden, Şiar Yalçın, Cihat Aral, Ayberk Çölok, Aşık İhsani, Melike Demirağ gibi sanatçıların davaları, TİP genel başkanlarından Mehmet Ali Aslan’ın, Mihri Belli’nin davası, TİP yargılanması, Dev Genç, THKP-C, Vahap Erdoğdu ve arkadaşları davası sayılabilir.
12 Mart askeri Cuntası döneminde, Niyazi Ağırnaslı, Erşen Sansal, Kâmil Savaş, Mükerrem Erdoğan, Orhan İzzet Kök, Sadık Akıncılar, Refik Ergün, Muvaffak Şeref, Zeki Oruç Erel, Özden Timurkaynak, Bozkurt Kemal Yücel ile birlikte THKO Davası’nda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının savunmanlığını yapan Halit Çelenk; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın istekleri üzerine Mükerrem Erdoğan’la birlikte idam gecesi üç gencin yanında bulundu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları davası sürerken kendisi ve 10 savunman arkadaşı hakkında, mahkemeye verdikleri yazılı ortak savunmada geçen “önyargı” sözcüğü nedeniyle askeri savcıya hakaret iddiasıyla hakkında dava açıldı. Avukatlar Sıkıyönetim askeri mahkemesi tarafından üçer ay hapis cezasıyla cezalandırıldılar. Dava dosyası Yargıtay aşamasında iken çıkarılan 1974 Af Yasası ile ceza ortadan kalktı. Yine Deniz Gezmiş ve arkadaşları davası döneminde cezaevinde Deniz Gezmiş ile görüşme yapan Çelenk hakkında “ağır cezalı suçu övme” suçundan soruşturma açıldı ve Ankara Sıkıyönetim Komutanlığınca tutuklanması istendi. Kendisinin ve bir çok hukukçunun yaptıkları savunmalar sonucunda hakkında takipsizlik kararı alındı.
12 Eylül’de Devrimci-Yol, TÖB-DER, Türkiye Birleşik Komünist Partisi TBKP (Nihat Sargın ve arkadaşları davası), Türkiye Komünist Partisi TKP, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye Devrimci Komünist Partisi TDKP, Partizan, Kurtuluş gibi davalarda da savunmanlık yaptı. MHP ve bağlı kuruluşlar hakkında açılan davaya da müdahil davacı aileleri adına katıldı. Birinci Barış Davası’nda avukat iken ikinci Barış Davası’nda sanık sandalyesine oturdu. 1982 yılında öncülüğünü Aziz Nesin’in yaptığı Aydınlar Dilekçesi’nin yazmanlar kurulunda görev yaptı. Dilekçeyi Kenan Evren’e götüren grubun içinde yer aldı. Dilekçeden ötürü bir çok aydınla birlikte, 12 Eylül askeri cuntası tarafından Sıkıyönetim mahkemesinde hakkında dava açıldı.
Barış Davası’ndaki ve Aydınlar Dilekçesi olayındaki sanıklıklarının yanı sıra 1982 yılında Ankara Mamak cezaevindeki görüşmesi sırasında TKP davası sanıklarından müvekkili Fethiye Çetin’i cezaevi idaresine karşı isyana teşvikten yargılandı. Evinden alınarak DAL’a götürüldü ve Ankara DGM’de yargılandı, fiziki saldırılara maruz kaldı.
Sınıfsız, sömürüsüz bir toplum uğruna, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm savaşımı uğruna verilen zor ama ödünsüz bir mücadeleyle geçen 90 yıllık yaşam, 5 Mayıs 2011’de son buldu.
Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Hakkında
2014 yılı başlarında Hukuk alanına emek vermiş hocalarımız ve emektar hukuk insanları ile yaptığımız değerlendirmelerde; büyük meslek üstadımızın isminin anılmasının daha üretken bir yolu olup olmayacağını tartışmıştık. 2014 Yılında AST Salonunda yapılan anma töreninde Halit Çelenk’in kızı Serpil Çelenk ve ailesinin de katılımıyla birlikte bir grup hukukçu ve öğretim üyesi ile birlikte Halit Çelenk Hukuk Ödülleri başvurularının açıldığı duyuruldu ve sonrasında yine aynı çalışma grubu tarafından oluşturulan Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Düzenleyici Kurulu Ödül Esaslarını açıkladı. İlki 2015 yılında, Çelenk’in aramızdan ayrılış tarihi olan 5 Mayısta vermiş olduğumuz Halit Çelenk Hukuk Ödülleri organizasyonuna dair ilk fikir işte bu değerlendirme sonucunda ortaya çıktı.
Halit Çelenk tüm ömrünü savunmanlık mesleğine adamış bir çınar olarak; Sıkıyönetim mahkemelerinde başlayan savunma hattını, DGM’lere, DGM’lerden günümüzün Özel Yetkili Mahkemelerine kadar getiren, TCK 141-142. maddelerden başlayarak Terörle Mücadele yasası’na uzanan yasalara karşı verdiği teorik ve pratik mücadeleyle savunmanlık mesleğinde mücadele geleneği oluşturan bir çınar. Biz savunmanlar olarak bu gün mesleğimizi icra ederken işte bu gelenekten besleniyor ve her gün kendisinden yeni bir şey öğreniyor ve görüyoruz. Çelenk’in hayat hikayesini özetlerken özel olarak Hukuk Ödülleri fikrine ilham olan üretkenliğinden ve yarattığı eserlerden bahsetmiştik. Yoğun yaşamına, ceza evleri ile mahkeme salonları arasında geçen hayatına yirmiye yakın kitap-eser sığdırabilmiş bu üretken insanın, bizlere göstermek istediği savunmanlık mesleğinde yalnızca pratik mücadele ile yetinilemeyeceği idi. İşte Halit Çelenk Hukuk Ödülleri bu sebeple her alandan bilim insanının veya meslekten hukukçularının ürettiği eserleri kabul ediyor ve Halit Çelenk’in işaret ettiği bu alanı güçlendirmek adına ödüllendiriyor, alandaki üretkenliği teşvik etmeye çalışıyor. Bu anlamda ödül organizasyonunun temel motivasyonu “hukuk mücadelesi doğrultusunda, toplumsal ilişkiler ile hukuk arasında bağlantı kuran eserlerin üretilmesini” teşvik etmek fikridir. Bu nedenle hukukçularla sınırlı tutulmayan başvurular, farklı alanlar ile hukuk arasında bağlantı kuran tüm disiplinlere; uzmanlar ve akademisyenlerle birlikte öğrencilere de açıktır.
İlki 2015 Yılında verilen ödül organizasyonumuz bir süredir Türkiye Barolar Birliği’nin destek ve katkıları ile verilmeye devam edilmektedir.
Hali Hazırda Düzenleyici ve Seçici Kurul; Öğretim üyeleri; Prof. Dr. Korkut Boratav, Dr. Öğretim Üyesi İlker Kılıç, Avukatlar; Av. Gürkan Altun, Av. Barış Aybay, Av. Özlem Şen, Av. Ümit Altaş, Halit Çelenk’in kızı Serpil Çelenk Güvenç ve Anayasa Mahkemesi eski raportörü Ali Rıza Aydın’dan oluşmaktadır.
Başlangıcından bu yana Düzenleyici ve Seçici Kurul’da birlikte çalışma şansına erişebildiğimiz aramızdan ayrılan Prof. Dr. Rona Aybay ile meslek üstadımız Av. Erşen Sansal’ı saygıyla anmaktayız.
Yine Kurulun eski üyeleri arasında Prof. Dr. Ali Murat Özdemir, meslektaşlarımız Av. Bilgütay Hakkı Durna ile TBB eski Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı bulunmaktadır.
2024 yılında 10. su verilecek olan Halit Çelenk Hukuk Ödülleri’ne bugüne kadar yüzlerce eser sahibi başvuru yaptı. Bu eserler özenle arşivlendi. Seçici Kurul Ödül alamayan bir kısım eser sahibine geri bildirimlerde bulundu; ödül alanlarla ise her yılın 5 Mayıs’ında yapılan Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Töreniyle buluştu ve ödüllerini takdim etti. Bu törenler yalnızca ödül sahiplerine ödül takdim töreni olmasının dışında o yılın güncel hukuki sorunlarının tartışılması amacıyla da anlamlı buluşmalar haline geldi. Ödül alan bir kısım eser Halit Çelenk’in anısına ailesi tarafından yönetilen http://www.halitcelenk.org sitesinde yayımlandı. Söz konusu site üzerinden ödül organizasyonumuz ve eserler hakkında ayrıntılı bilgi almak mümkündür.
Dergimizin bu sayısında sizlerle ödül alan bir kısım makaleyi paylaşacağız. Ancak 9 yıllık süreç içerisinde Büyük Ödül olan Halit Çelenk Hukuk Ödülünü alan isimleri burada sizlerle yeniden paylaşmak isteriz;
1. Dönem, 2015 Yılı Ödülü: Prof. İbrahim Kaboğlu Başkanlığındaki Gezi Hukuku İzleme Grubu'nun “Demokrasi ve Totalitarizm Sarkacındaki Türkiye-Gezi Raporu” kitabı; Prof. Dr. Yaman Akdeniz – Dr. Kerem Altıparmak, “İnternet ve İfade Özgürlüğü Konulu Çalışmalar - Twitter ve YouTube Erişim Engelleme Kararlarının Kaldırılması Başvuruları”.
2. Dönem 2016 Yılı Ödülü; Cangül Örnek’e ait “Türkiye’nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı – Anti Komünizm ve Amerikan Etkisi” isimli kitap
3. Dönem 2017 Yılı Ödülü; Fatih Yaşlı’ya ait “Türkçü Faşizmden “Türk-İslam Ülküsü”
Süreyya Algül’e ait “Türkiye’de Sendika Siyaset İlişkisi – DİSK Örneği” isimli kitaplar
4. Dönem 2018 Yılı Ödülü; M. Murat Öngel’e ait “Anayasa’nın Eksiksiz, Tastamam Uygulanması”: Türkiye İşçi Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’nde Açtığı İptal Davaları
(1963 – 1971)
Özge Demir’e ait “Uygulamada Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu” isimli makaleler
5. Dönem 2019 Yılı Ödülü; Kasım Akbaş’a ait ‘Sınıf Mücadelesi ve Hukuk’
Ezgi Nur Türkoğlu’na ait ‘Türk Hukukunda Yeni Bir Özelleştirme Yöntemi – Türk Varlık Fonu’ isimli makaleler
6. Dönem 2020 Yılı Ödülü; Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu’na ait “Metastaz” isimli kitap
7. Dönem 2021 Yılı Ödülü; DİSK Araştırma Merkezi tarafından yayına hazırlanan ve Editörlüğünü Aziz Çelik’in yaptığı “DİSK TARİHİ Kuruluş-Direniş-Varoluş, 1. Cilt (1967-1975)” isimli kitap
8. Dönem 2022 Yılı Ödülü; Zafer Aydın’a ait "İşçilerin Haziranı: 15-16 Haziran 1970" isimli kitap
9. Dönem 2023 Yılı Ödülü; Serdar Ünver’e ait “Negatif Din Özgürlüğü” isimli kitap
Seçici Kurul Büyük Ödül dışında Seçici Kurul Özel Ödülü, Akademik Destek Ödülü, Teşvik Ödülü ve Mansiyon kategorilerinde pek çok esere ödül vermiş bulunmaktadır. Özel ödül alan eserler şu şekildedir.
2018 Yılı Toplu Başvuru- İsmet Akça- Süreyya Algül-Hülya Dinçer-Erhan Keleşoğlu-Barış Alp Özden; OHAL KHK'larının Yasal Mevzuat Üzerindeki etkileri isimli makale
2019 Yılı Hüreyye Özdemir’e ait ‘Asker“Hazır Ol” Deyince- 12 Eylül 1980 Döneminde Sansür Ve Oto-Sansür’, Ozan Özgür’e ait ‘Gecenin Kapıları’, Şerafettin Kaya’ya ait ‘Diyarbakır’da İşkence’ isimli kitaplar.
2020 Yılı Seçici Kurul Özel Ödülü; Gülşah Kaya, Barış Işık, Birkan Bulut, Fulya Alikoç’a ait olan“Duymak Zorundasınız: 10 Ekim Katliamı Davası” konulu kitap
2022 Yılı Seçici Kurul Özel Ödülü; Berivan Tapan’a ait "Savcı Doğan Öz'ü Vurdular: Bir Kontrgerilla Cinayeti" isimli kitap
2023 Yılı Seçici Kurul Özel Ödülü; Berke Özenç’e ait ‘Demokrasiyi ve Anayasayı Korumak – Kelsen Schmitt’e Karşı’ isimli kitap.
Halit Çelenk’in izinde...
Hukuktan bahsedildiğinde akla hemen adalet gelse de mevcut hukuk düzeni sistematik olarak adaletsizlik üretmek temelinde kurulmuştur. Ancak ilkesel olarak kendi karşıtını üreten bir mekanizma aynı zamanda kaçınılmaz olarak sürekli gerilimlere neden olur. Toplum ne kadar tersini deneyimlerse deneyimlesin de hukuktan adalet beklemeye devam eder. Çünkü toplumun adalet ihtiyacı devletin hukuk düzeninden büyüktür. Böylece adalet beklentisi toplumsal bir mücadele zemini yaratır ve bu beklenti ne ölçüde yanıtsız bırakılırsa toplumsal mücadelelerin zemini de o kadar genişler.
Bu nedenle, bugün Türkiye’de hukuk sürüp giden toplumsal mücadelenin en önemli alanlarından biri olmaya devam ediyor. Varlığını daha fazla sömürü, yoksulluk ve savaş politikasına bağlayan siyasi iktidar, egemenliğini sağlama almak için her geçen gün yeni bir hukuki ya da idari tedbire başvuruyor. Hakaret davaları başta olmak üzere, süre giden politik davalar da bu sağlama alma çabasının bir parçası olarak işlev görüyor.
Ancak iktidarın elinde yeni bir otoriter düzenin inşasına, görülmedik bir pervasızlıkla koşulan hukuk artık yıpranmış bir araç haline gelmiş durumdadır. Bir yandan insanlığın yüzlerce yıllık mücadelelerinin sonucunda oluşan evrensel hukuk normları iktidar tarafından yerle bir edilirken, öte yandan, yeniden inşa edilmeye çalışılan bu düzenin karşısına çıkan toplumsal mücadeleye karşı bir silah olarak kullanılmaktadır. Böylece yukarıda değindiğimiz toplumun adalet arayışı ve hukuk düzeni arasında mevcut uçurum giderek derinleşmektedir.
Bu nedenledir ki, yargının önemli ayaklarından birisi olan Savunma yeniden yapılanan hukuk düzeninde çok daha önemli bir yer tutmak zorunda. Mesleğimizin temel karakteri haklının yanında olma arzu ve iradesidir. Halit Çelenk’in duruşu işte burada bizlere bir kez daha yol göstermektedir. Zira bu duruş; güçlüye karşı haklının sesi ve vicdanı olmuştur. Bu irade, iktidarın zoruna boyun eğmeyen adalettir. Bu nedenle bu irade her durumda muhaliftir.
Halit Çelenk’in hepimize yol gösteren mesleğe bakışı, yaşamı boyunca hiç terk etmediği duruşu belki de en iyi “doğru ve haklı olana adanmışlık” ilkesiyle ifade edilebilir. Onun eserleri, değerleri ve hayata bakış açısı içinden geçtiğimiz tarihsel momentte bizler için çok daha elzem.
Adaletsizliğe karşı mücadelenin simgesi meslek ustamız Halit Çelenk’i bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz.
Onuruna verilen ödül ve organizasyon ayrıntıları ve 2024 Ödül töreninde buluşmak için;
http://www.halitcelenk.org
www.facebook.com/halitcelenkhukukodulu
www.twitter.com/halitcelenkodul