Yayın tarihi: 20 Mayıs 2015 - 11:36
2015 Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Töreni Konuşmaları - Av. Erşen Şansal

Halit Çelenk çok yönlü bir insandı. Hukukçuluktan yazarlığa, edebiyat dostu kişiliğinden, siyaset adamlığına kadar tüm yönleri ile dopdolu bir kişiliğe sahipti. Türkçeyi mükemmel kullanırdı. Kelimeleri, cümleleri en isabetli, en anlamlı, en etkileyici olarak yerli yerinde kullanırdı. Çalışmalarında çok titizdi. Öylesine ki, kimileri sayfalar tutan dilekçelerinde, hiç yanlışa yer tanımazdı. Yazılarında olduğu gibi, konuşurken de etkileyicilik, yalnızca etkileyicilik değil, inandırıcılıkla iç içe girmiş bir etkileyicilik, Halit Bey’in belirgin bir özelliği idi.

Halit Çelenk çok yönlü bir kişiliğe sahipti; ancak, Halit Bey’in bu nitelikleri içerisinde, aslî mesleği olan avukatlığın yeri başka idi.

Yargı tarihimizde, dolayısıyla demokrasi tarihimizde yer etmiş en önemli davalar, hep onun elinde yoğrulmuştur:  Komer’in arabası davası, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının davası, Barış Derneği, DİSK davaları, TÖS’ün, TÖB-DER’in davaları, birçok öğrencinin ve öğrenci derneklerinin, sendikaların, sendikacıların çileli davaları. Gene birçok seçkin aydının, sanatçının, bilim insanının yolunun geçtiği bir durak yeri haline gelmiş olan, hapishane duvarları, mahkeme koridorları, mesleğini icra ederken, onun da durak yeri haline gelmiş mekânlardı. Bir başka deyişle büyük meslek ustası Halit Çelenk, avukatlık mesleğini en zor zamanlarda ve en zor mekânlarda yapmıştır.  Ne var ki bu, onun yaşamında bir an için bile olsa ödün vermediği demokrasi mücadelesi kararlılığının bir tezahürü, ortaya konulmasıdır.

Halit Çelenk; savunduğu kişileri, yalnızca ceza tehdidinden kurtaracak sağlam bir zırh oluşturarak, bilimsel görüşlere dayalı, açık vermeyen bir mantık gücü taşıyan savunmasının korumasına almakla kalmamış; aynı zamanda savunduğu kişinin onurunu da yükseltecek bir yöntemle savunmalarını yapmıştır. Çünkü savunduğu kişilerin  -bunlar çoğunlukla düşünce suçu suçlularıdır- suçsuz olduklarına içtenlikle inanmıştır. Gerçekten de, üstad Halit Çelenk’in savunduğu kişiler, en çok TCK.’nun 141. ve 142. maddelerinden yargılanmış olan kimselerdir. Bu maddelerde yazılı olan eylemin suç olamayacağı, 55 yıl acımasız bir şekilde işletilmiş olan maddelerin, tarihe karışmış olması ile de kabullenilmiştir. 

Halit Bey’in büyük bir emek verdiği hukuk savaşımının önemli alanlarından biri de, eski Ceza Kanunu’nun ünlü 141. ve 142. maddeleridir. Usta hukukçu, bu konudaki çalışmalarının bir bölümünü, “141 – 142” adlı eserinde kitaplaştırmıştır.

Şimdi artık yürürlükte olamayan eski Ceza  Kanunu’nun ünlü 141. ve 142. maddelerinin, mevcut sınıflı toplum yapısının kanuna yansımış koruyucusu ve bekçileri olarak yer aldığı ve sürekli şiddetini arttırdığı bir ortamda; Halit Çelenk’in mücadelesi,  yalnızca bir hukuk adamı olmanın bilincinden ve gereğinden kaynaklanmamakta, bununla birlikte bilime ve sosyalizme inanan ve özümseyen kişiliğinin de bir yansımasını oluşturmaktadır.

Yargılanan bir kimse, sonuçta ceza almasa bile, genellikle mahkemeden biraz “hasar görmüş” olarak çıkar. Halk deyişi ile, “bugüne kadar hiç mahkemeye düşmedim” derken kastedilen biraz da budur. Oysa üstat Halit Çelenk’in savunduğu kişiler genellikle, mahkemeden beraat kararı ile ayrılırken, sanki çeliğine su verilmişçesine biraz daha sağlamlaşmışlardır.

Avukatlık mesleğinin büyük ustası Halit Çelenk, davalarına baktığı kişilere sunduğu avukatlık yardımını/görevini bakınız nasıl anlatıyor:

“Ben bir savunmanım. Güzel insanları savundum. Halkını seven, onların ‘’bir orman gibi kardeşçesine’’yaşaması için gencecik yaşamlarını veren insanları. Özgürlüklerini, yaşanmamış yemyeşil yıllarını ortaya koyan insanları. Hakça toplumsal bir düzene giden yola ışık saçan insanları savundum. Onlar bir çiçek gibi arı, taze ve renkliydiler. İnsan olmaktı suçları. İnsanları sevmekti, baskısız, sömürüsüz, özgür bir dünya istemekti. Her biri birer dünyaydı. İdealleri, için öldüler idam edildiler, hapis yattılar. Ben bu güzel insanları savunarak, onlarla beraber, insan sevgisini, barış dolu, özgür ve mutlu bir dünyayı savundum. Bu güzel insanları seviyorum. Bir yaşam bu sevgiyle geçti. Kendilerini tüm insanlığa adayanlara bir yaşam vermek çok mu?” 

                                                   *   *   *

Yargı kararlarının hukukçular için özel bir yeri vardır. Bunlar, yargıdaki kanaat eğiliminin geçmişten geleceğe uzanan yönündeki bir doğrultu olarak algılanır. Bu nedenle örnek kararlar, özellikle hukukun uygulayıcıları için önem taşır. Bilindiği gibi, yargısal kararlar, hukukun kaynaklarından biridir.

Ne var ki, örnek nitelik taşıyan bu kararların nasıl oluştuğu, bu kararların oluşmasında hangi etkenler bulunduğu, bu kararların sentezi içinde ne gibi çabaların bulunduğu çoğu kez dikkatlerimizin uzağındadır. Ama, bu kararların oluşmasında bazan bir avukatın önemli ve özverili çabaları vardır. İşte hukukta kaynak niteliği taşıyan bu tür kararların oluşmasına katkı koyan bir avukat, o hukuk yaratıcı işlevin  arkasındaki unsurdur.

Üstad Halit Çelenk aramızdan ayrılalı dört yıl oldu. Unutmak, unutulmak insansı bir olay. Ancak unutulmazlık da, gene insanlığın az kişiye nasip olan bir hasleti. Özellikle de ülkemizin yaşadığı, hukuk ve yargı kaosu ortamında Halit Çelenk’e duyulan özlem daha bir anlamlıdır. Haksızlığın, adaletsizliğin egemen olduğu, hukukun ayaklar altına alındığı bir dönemde Halit Çelenk’i yanı başımızda gibi duyumsuyoruz.

Yarışmaya gönderilen eserlerin birinde, “Halit Çelenk’in mirası”ndan söz ediliyordu.

Evet!

Onu bilime, akla, adalete ve aydınlığa olan sarsılmaz inancı ile aramızda hissediyoruz.